Üsküdar Selimiye’de Selimiye Cami Sokak, Şerif Kuyusu Sokak ve Selimiye Kışla Caddesi’nin çevrelediği alanda Selimiye Külliyesi içerisinde bulunan Büyük Selimiye Cami, 1802-1805 yıllarında Sultan III. Selim tarafından yaptırılmıştır.
Cami dikdörtgen biçimli genişçe bir avlu-bahçenin ortasındadır. Avlunun kuzeydoğu duvarı boyunca mektep, tuvaletler, su depoları, şadırvan, muvakkithâne sıralanır. Buradaki avlu kapısının üstünde kargir bir su deposu vardır. Ayrıca caminin yan kanatlarının altında ve avlunun güneydoğu köşesinde su haznesi bulunur. Avlunun dört tarafında da kapıları vardır. Bu kapıların biri hariç diğer üçüne, iç ve dış alınlarına âyetler yazılmıştır. Selimiye Cami Sokak’taki çift taraflı rampalarla çıkılan kapı, avlunun esas girişidir. Kapının iki yüzüne gayet güzel celî bir hat ile âyetler yazılmıştır. Selimiye Kışlası caddesine açılan avlu kapısının iki tarafında caminin hazîresi bulunmaktadır.
Caminin temeli 26 Nisan 1802 günü atılmış, 5 Nisan 1805 tarihinde ibadete açılmıştır. Yapının inşasına Hassa Başmimarı Mehmed Arif Ağa zamanında başlanmış, Ahmed Nûreddin Ağa’nın başmimarlığı döneminde tamamlanmıştır. Cami, muvakkithâne, mektep, hünkâr mahfili ve bir abdest odasıyla birlikte yaptırılmıştır. Cevdet Paşa’nın Târîh-i Cevdet’inde yapımı üç yıl süren caminin ibadete açılışı ve yeniçerilerin durumunu ifade eden şu bilgiler vardır: “Üsküdar’da yapımı biten Selimiye Cami’nin açılışı için ilk cumasında Sultan Selim’in oraya gitmesi gerekiyordu. Merasim için her türlü hazırlık yapılmıştı. Bu sırada halk arasında merasim esnasında yeniçeriler yerine Nizâm-ı Cedîd askerinin hazır bulunacağı sözleri yayıldı. Bunun üzerine yeniçeriler hemen silâhlanıp devlet adamlarını öldürmek ve Nizâm-ı Cedîd askerlerini ateşe tutmak için Üsküdar’da hazırlandılar. Bu haberi alan devlet idarecileri merasimden vazgeçtiler. Bir kaç hafta sonra, merasim sırasında yeniçerilerin hazır bulunacağı ve Nizâm-ı Cedîd askerlerinin kışlalardan dışarı çıkmayacağı bildirildi. Bu şekilde bir defaya mahsus olarak cuma merasimi yapıldı.”
Osmanlı baroku diye adlandırılan üslubun karakteristik binalarından biri olan caminin son cemaat yerine üç yönlü geniş merdivenlerle çıkılır. Altı mermer sütunlu ve beş beşik kubbeli revakının önünde iki ince mermer sütunun taşıdığı beşik kubbeli bir revak daha bulunmaktadır. Som mermerden yapılmış görkemli taçkapısı üzerinde Sultan III. Selim’in tuğrası ve altında, dört satır halinde, sekiz mısralı 1219 (1804-1805) tarihli kitabe bulunmaktadır.
Son cemaat yerinin iki yanında, takında âyet yazılı, yan galerilere geçilen ve ayrıca minareye çıkılan kapıları bulunmaktadır. Bu kısımda bir de ahşap mükebbirlik vardır. Caminin sağ tarafında hünkâr mahfili bulunur. İki katlı olan bu yapının altı bodrumdur. Hünkâr mahfilinin son cemaat yerine bakan üst katı, iki mermer sütun ile dışarıya taşırılmıştır. Caminin sol tarafında diğer mahfil bulunmaktadır. On altı mermer sütun üzerine oturtulmuştur. Kapısı, son cemaat yerine bakan avluya açılmaktadır. Kapı önünde ikisi yana taşmış durumda, altı mermer sütunun taşıdığı bir revak vardır.
Caminin kuzeyinde iki köşede yer alan, üstte boğumlu taş külâhla sonlanan minareler yüksek kaideler üzerine oturmakta olup oval geçişli şerefelere sahiptir. Caminin ana kubbesi silmelerle belirlenen dört büyük kemere oturur. Köşelerindeki süslemeli ağırlık kuleleri binanın yüksekliğini vurgular. Ana mekanın iki yanında revaklı yan galeriler kütleyi hareketlendirir. Bunların altında abdest muslukları yer alır. Cepheler, çeşitli pencereler, kuvvetli silmeler, sütunçeler, “S” ve “C” formlu kıvrımlarla tanımlanan mimari unsurlarla bezenmiştir. Son cemaat yerinin köşk şeklinde bir hünkâr mahfiliyle bütünleşmesi ve yapıya dıştan birleşen bir kanat şeklini alması Büyük Selimiye Cami’de görülen bir yeniliktir. Caminin ibadet mekanı 15×15 metre. ölçülerinde kare planlı, tek kubbeli merkezi bir mekandan ve buna kuzey tarafından eklenen mahfelden oluşmaktadır. Mihrap bölümü bir miktar öne doğru çıkmıştır. İki yanda dışa açılan sofalarla şekillenen yapıda alt kısımlar mermerden olup üst kısımlar köfeki taşı ile ele alınmış, içeride duvarların üst kısımları kalem işi nakışlarla süslenmiştir. Mihrabı ve minberi incelikle işlenmiş mermerdendir. Günümüzde kubbede bulunan celî sülüs hatlar İsmail Hakkı Altunbezer’e ait olup, bazı yazı ve kitabeleri ise Çarşambalı Ârif Bey tarafından yazılmıştır.
Cami pek çok pencereden ışık aldığı için aydınlık ve ferahtır. Alt pencerelerin üst kısmında, caminin iki yan ve mihrap tarafını çepeçevre çeviren besmele ve Fetih sûresi dolanmaktadır. Ayrıca kubbe göbeğine de altın yaldızla ve çok güzel bir yazı ile Mülk (Tebâreke) sûresi yazılmıştır. Caminin cümle kapısından başka, iki yanına açılan birer kapısı daha vardır.
Tek şerefeli iki minarasi bulunan bu cami, 2004 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından restore edilmiştir.
Kaynak: Tarihi Eserleriyle Üsküdar
Resimler
Eski Resimler
Video
Harita