21 Kasım 2024, Perşembe

Valide-i Atik Cami

Üsküdar Valide-i Atik’te, Çinili Cami Sokağı, Toptaşı Meydan Sokağı, Valide-i Kahyası Sokağı ve Tekke Önü Sokağı arasında kalan Valide-i Atik Külliyesi içerisinde bulunan Valide-i Atik Cami, 1570-1583 yıllarında Sultan II. Selim’in eşi ve III. Murad’ın annesi Nurbanu Sultan tarafından tarafından Mimar Sinan’a yaptırılmıştır. 6 Aralık 1583’te Valide Sultan vefat etmiş ve bu tarihten 39 gün sonra, caminin ikinci yapımı başlamıştır. Cami, 26 Şubat 1589 tarihinden sonra ibadete açılmıştır.

Cami hariminin ikisi yanlarda, biri cephede olmak üzere üç giriş kapısı vardır. Kuzey cephesinden dış revak ve dış revağın içine gömülmüş olan beş birimli son cemaat yerinden geçilerek camiye girilmektedir. Kemerin üzerinde yer alan ta’lik hatla yazılı 1583 tarihli manzum kitabesi şöyledir:

Nurbânu o zât-ı pür ismet
Tarafı hayra eyleyüb niyyet
Etdi bu mâbed-i latif-i bina
Habbeza re’yi ahsenü ziba
Eser-i hassıdır bu hayrı güzin
Oldu tarih zehi behişti berin
991 (1583)

Caminin iki uzun minaresi tek şerefeli olup kesme taştan yapılmıştır. Kare planlı kaidelere, üçgen yüzeylerden oluşan kürsülere, çokgen gövdelere ve peteklere sahip olan minareler XVIII. yüzyılda, muhtemelen 1765 depreminde, doğudaki kaidesine, batıdaki de şerefesinin altına kadar yıkılmış, o dönemde revaçta olan barok üsluba uygun detaylarla yeniden inşa edilmişlerdir. Üsküdar’da ilk defa, 1722 tarihinde bu minareler arasında mahya kurulmuştur. Sağdaki minarenin dibindeki Hızır(a.s.)’ın görüldüğü söylenen yer, bugün de birçok kimsenin ziyaret ettiği yerdir.

Harimin ilk inşa döneminden kalan orta bölümü yaklaşık 13 metre çapında bir kubbe ile örtülüdür. Yapının gerek dış görünüşüne gerekse iç mekânına hâkim olan bu merkezî kubbe güneyde ve kuzeyde ikişer duvar pâyesine, batıda ve doğuda birer kahverengi somaki sütuna oturan altı adet sivri kemerle taşınmaktadır. Merkezi kubbe ikisi batıda, ikisi doğuda, biri de güneyde olmak üzere toplam beş yarım kubbe ile takviye edilmiştir. Harim kıble yönündeki iki duvar pâyesi arasında, bir yarım kubbe derinliği kadar ileriye doğru geniş tutulmuş, bu şekilde güney duvarının ortasında mihrabı barındıran ve üstü bu yöndeki yarım kubbe ile örtülü olan bir çıkıntı elde edilmiştir. Kemerciklerle donatılmış korkulukların sınırladığı mahfiller, harimi batı, doğu ve kuzey yönlerinde kuşatmaktadır. Mahfillerin güneybatı kesimi hünkâr mahfiline dönüştürülmüş ve sonradan yapılan ahşap çıkmalarla genişletilmiştir. Beden duvarlarında yetmiş üç, yarım kubbelerin eteklerinde yirmi üç, merkezi kubbenin kasnağında on sekiz tane olmak üzere toplam 114 pencereden ışık alan harim son derece ferahtır.

Caminin iç mekanının sağ tarafındaki ahşap hünkâr mahfili XIX. yüzyıl yapısıdır. Caminin birinci avlusuna açılan ahşap kapısının üzerinde iki sütunun taşıdığı bir çıkma, önünde ise iki basamakla çıkılan mermer bir sahanlık bulunmaktadır. Buradan bir merdivenle üst kata çıkılmaktadır. Caminin güneybatı köşesindeki kubbeli birimin altına rastlayan hünkâr mahfili ile bağlantılı olan üst kat, padişah ve maiyetinin dinlenmelerine mahsus mekanlardan meydana gelmektedir. Mahfilin harime bakan ve orta yerinde kavisli bir çıkma yapan, baroğun bütün özelliklerini sergileyen kafesler sıralanmaktadır.

Mimar Sinan’ın hemen bütün eserlerinde olduğu gibi Valide-i Atik Cami’nde de nispetlerin ahengi ile anlam kazanan cephelerde süsleme yok denecek kadar azdır. Buna karşılık iç mekanda oldukça zengin bir süsleme programının uygulanmış olduğu görülmektedir. Tezyinat unsurları içinde öncelikle, caminin inşa edildiği dönemde en parlak çağını yaşayan İznik çiniciliğinin gerek kalite ve teknik gerekse renk ve kompozisyon açısından çok başarılı örnekleri olan panoları zikretmek gerekir. Camide mihrap duvarı, son cemaat yeri pencere alınlıkları XVI. yüzyıl ikinci yarısına ait sıraltı tekniğinde İznik çinileriyle tanzim edilmiştir. Kubbede, kemerlerin iç yüzeylerinde ve pandantiflerde yer alan ve rûmî, palmet, şakayık gibi klasik süsleme unsurlarını ihtiva eden kalem işleri ile koyu kırmızı zemin üzerine açık kırmızı boya ve yaldızla yapılmış, tezhip denilebilecek incelikte bir işçiliğe sahip olan mahfil tavanlarındaki tezyinat ve ayrıca renkli camlarla işlenmiş alçı revzenler de zikredilmeye değer sanat çalışmalarıdır.

Caminin mermer mihrap ve minberi Osmanlı klasik döneminin güzel örneklerindendir. Mihrap, sedef ve fil dişi kakmalarla zenginleştirilmiş, minber şebekeli bölümleri yarı şeffaf satıhlar oluşturacak kadar ince bir işçilikle bezenmiştir.

Avlusunda çokgen yapılı bir şadırvan ve inşasında dikilen iki ulu çınar ağacı bulunan bu cami; Atik Valide Cami, Eski Valide Cami ve Toptaşı Cami olarak da bilinmektedir.

Resimler

Eski Resimler

Video

Harita


Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir